23 Nisan 2008 Çarşamba

Rek-lam-larrr...



Kuşkusuz gün içerisinde en çok ziyaret ettiğim site YouTube’dur. O kadar ki, kapatıldığında en çok sövenlerden biri benimdir herhalde, hem bu durumun aptallığı yüzünden hem de bağımlı olduğu maddeden uzak kalmış keş gibi krize girdiğimden. YouTube benim için hem fragmanları takip ettiğim, hem dizileri izlediğim, müzik dinlediğim, güldüğüm eğlendiğim bir araç ama en önemlisi benim geçmişteki görsel yayınlarla olan bağlantım. Bunun önemi de şuradan kaynaklanıyor ki, hayatımda en çok sevdiğim, beni en çok duygulandıran şey nostaljidir. Yaşlanmakta olanlarda bu durum görülürmüş gerçi ama eski daha çok hoşuma gittiği için böyle hissediyorum galiba. YouTube’a dönersek, onu seviyorum çünkü bana şunları sağlıyor: Full House, Susam Sokağı ya da babamla izlemekten büyük keyif aldığımız McGyver’ın jeneriklerini, benim için yatak vakti anlamına gelen, ama genelde inatla ilk reklama kadar izlediğim Pazar gecelerinin değişmezi Parliament Sinema Kulübü’nün müziğini, hala kasetinin eve kim tarafından alındığını bilmediğim Technotronic grubunun parçaları veya “Can’t touch this”i. “Kısacası çocukluğumu…” diye geyik yapmıcam çünkü yaşamadığım dönemleri izlemeyi de en az ‘80lerin sonu, ‘90ların başı kadar seviyorum.

Veee işte YouTube, pazarlama ve nostalji kilit kelimelerinden konumuza bağlarsak: Reklamlarrr… Reklamların yapıldığı anda neye hizmet ettiğini zaten biliyoruz, ama tüketici açısından reklamın bir de şöyle bir önemi var; reklam, geçmişi, yaşam koşullarını, hatta tipleri, saçları, modayı vs öğrenebileceğimiz en eğlenceli ve en kısa süreli yöntem bence. Geçmiş dediğimiz şey bugün çok sınırlı tabi, ne de olsa öyle uzun bir televizyon geçmişi yok arkamızda ama bir 20 yıl sonra, 90ların reklamlarını izlediklerinde çok eğleneceklerine eminim. Örneğin benim o günlerden en sevdiğim reklam Nilüfer’in şarkısını söylediği Coca Cola reklamı(hala daha müziği için izlerim valla sık sık), Mutluluk Fabrikasından bin kat güzel bence.. Ya da Nuh’un Ankara makarnası reklamları var mesela, izlemek bir yana, aklıma gelince bile bende makarna yeme isteği oluşturuyor reklam..

Tabi bu reklamlar toplumun yapısını öğrenip bir doktora tezi yapmamızı amaçlamıyor. Mesela bugün bir Orkid reklamındaki kızlara bakarak bunu genç kızlarımızın hepsine uyarlamamız mümkün değil, ama bence genel kanı açısından oldukça iyi sonuçlar doğurabilirler. Zaten daha ayrıntılı bilgi isteyen kitapları karıştırsın canım, reklamlarla ne işi var?...

1 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Belki Youtube nostalji diye bir bölüm falan açmalı, orasını da ayrı pazarlamalı. Ben de seksenlerin başlarını seyrediyorum bol bol, çok eğlenceli oluyor.